Ana içeriğe atla

Hayvana Tecavüze Hayır!



Hayatın her alanında hayvanlar fiziksel, duygusal ve ekonomik olarak sömürülmekle birlikte, cinsel olarak da sömürülüyor ve istismar ediliyor. İnternette konuyla ilgili bir arama yaptığımızda veya topluma ve yasalara baktığımızda karşımıza hep “hayvanla cinsel ilişki” kavramı çıkıyor. Bu, tesadüfi olarak seçilmiş ve dile yerleşmiş bir kavram değil. Hayvana tecavüz, Hayvanları Koruma Kanunu’nda “hayvanla cinsel ilişki” olarak tanımlanmaya devam ediyor. Hepimizin bildiği üzere, cinsel ilişki tarafların rızasıyla gerçekleşen bir eylemdir, hayvan söz konusu olduğunda cinsel ilişkiden söz edilemez. “Hayvanla cinsel ilişki” kavramının kullanılmaya devam etmesi, suçun sorumluluğunu hafifletmekte ve kabahat olarak algılanmasına neden olmaktadır. Cinsel ilişki, bir veya birden çok bireyin kendi rızasıyla gerçekleştirdiği bir eylemdir. İnsan olmayan hayvanlar söz konusu olduğunda rıza veya onay kültüründen söz edemeyeceğimiz için cinsel ilişkiden de söz edemeyiz. 

Türk hukukunda hayvanlar mal olarak kabul edilmekte, can taşıdıkları hususu göz ardı edilerek son derece yetersiz ve yüzeysel şekilde korunmaktadır. 5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunu, hayvanı korumak konusunda çok kısıtlı bir işleve sahiptir. Mesele hayvanlar olunca her türlü idari ve adli süreç daha da zorlaşmakta, konuya uzak ve yaşama değer verme bilinci gelişmemiş yetkililer mevcut az sayıdaki hükmü de uygulamamak için adeta direnmektedirler.


Hayvanla cinsel ilişki” kavramı, hayvanın bedenini cinsel olarak da sömürülebilir olduğu alt mesajını içeren, toplumun algılarıyla oynayan bir kavramdır. Rızası olduğunu varsaymak, hislerini yok saymak veya bedeni üzerinde hak iddia etmek, hayvanın her türlü sömürü biçimine maruz bırakılmasının önünü açar. Hayvanlara tecavüz eden failler de gündelik hayatta, sokakta her gün karşılaştığımız insanlardır; çok büyük bir çoğunluğu -sanıldığı gibi- sapık veya zoofili değildirler. Bu insanlar hayvanları küçük görür, onlar üzerinde güç kullanma hakları olduğuna inanırlar; sırtlarını “cinsel iradesizlik” veya “cinsel açlık” gibi mitlere dayayarak tecavüzü “hayvanla cinsel ilişki” olarak normalleştirirler. Bu eylemden önce, belki durduk yere sinirlenip yoldan geçerken tekme savurmuşlardır bir hayvana, belki de oyun oynar gibi kuyruğundan çekip sürüklemişlerdir. Bu şiddet eylemleri toplumsal olarak farklı dinamiklerden de beslenebildiği için, önceden bunlara benzer şiddet eylemlerini gerçekleştirmiş olan herkesin, hayvanlara doğrudan cinsel şiddet uygulayacağı anlamını çıkaramayız. Fakat ataerkil düzende, hayvanların da -tüm ‘erkek’ olmayanlar gibi- zapt edilmesi gereken bedenler olarak konumlandırılıyor olmasının, faillik potansiyelini yükselttiği aşikardır. Kime yönelik olursa olsun, cinsel şiddet bir gücünü pekiştirme eylemi, bir iktidar kurma aracıdır; salt cinsel arzu bağlamında değerlendirilemez. Her yaştan, sınıftan, cinsiyetten, ırktan, sosyal statüden insanlar, hayvana yönelik cinsel şiddetin faili olabilir.

HAYVANA CİNSEL SALDIRI/TECAVÜZ

“Hayasızca hareketler”

Madde 225- (1) Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Bu maddede yer alan düzenlemede, cinsel ilişkinin ille iki insan arasında olması aranmamıştır. Bu nedenle hayvanlara yönelen cinsel şiddet eylemleri bu madde uyarınca cezalandırılabilmektedir. Bu suçun iki ayrı şekli vardır:

a) Cinsel İlişkide Bulunma: Cinsel arzuların tatminine yönelik her türlü harekettir. Suçun oluşabilmesi için tam bir cinsel birleşme olması gerekmez.
  b) Teşhircilik: Cinsel amaçlarla cinsel organın ya da başka vücut bölümlerinin sergilenmesi     teşhircilik olarak tanımlanır.

Hayvana tecavüzün bu madde kapsamında cezalandırılabilmesi için; Hayvanın sahipli ya da sahipsiz olması fark etmez ve Suçun ALENEN işlenmesi gerekir.

ALENİYET NEDİR?
Aleniyetin ne olduğu konusunda birçok görüş olmakla beraber bizim kabul ettiğimiz görüş şudur: Genel bir yerde işlenen suçun görülebilme imkanı bulunup bulunmadığına ve fiilin gece ya da gündüz işlendiğine bakılmadan aleniyetin gerçekleştiği kabul edilmelidir. Öte yandan özel yerde işlenen fiiller, üçüncü kişilerce fark edilebiliyorsa (örneğin komşunuz evinin içinde köpeğine tecavüz ediyor ve siz bu durumu görebiliyor ya da duyabiliyorsanız) aleniyet gerçekleşmiş kabul edilmelidir.

Tecavüze uğrayan hayvanların çoğu ölüyor çünkü ileri boyutta bir tecavüzden bahsediyorsak, bağırsakları deşilip, iç kanamadan ölebiliyorlar. Bir de sadece cinsel yolla olmuyor... Demir çubuk başta üzere her türlü yabancı cisimle de yapıyorlar bu tecavüzleri ve hayvanların iç organları parçalanıyor.

Son zamanlarda çok duyduğumuz bir cümle var: “Hayvana tecavüz eden insana da eder!Üstünü örtersek, önüne geçmezsek, bu tecavüzlerin çocuklara ve kadınlara sıçrayacağından endişe ediliyor. Tecavüz bir güç eylemi olduğundan, buradaki fiile dair düşünce yanlış değil; fakat mücadele biçiminin savunuluş şekli, insan çıkarını her şeyin üstünde tutan tür ayrımcılığının bir tezahürüdür. Hayvanların yaşadığı travmalar, insanların yaşadıkları veya yaşayacaklarıyla kıyaslanarak önemsizleştirilir; dolayısıyla bu düşünceden beslenen bir savunuculuk, sonuca odaklanarak nedeni es geçer, toplumsal cinsiyet temelli güç ilişkilerini görünmez kılma yanlışına düşer. İnsana ve insan olmayan hayvana yönelik cinsel şiddet; aynı üstünlük normundan, benzer ayrımcılık kültüründen beslenir. Fail, üstünlüğünü kanıtlamak veya sağlama almak için, kendinden aşağıda konumladığı herkesi hedef alabilir, yani tam tersi de geçerli: “İnsana tecavüz eden hayvana da eder!” Peki, bu tecavüzcüler insana dokunmadıklarında, hayvanlara uygulayacakları cinsel şiddete göz yumuluyor mu? Bu sorunun cevabı, hayvana yönelik cinsel şiddetin bu kadar yaygın olduğu halde neden istatistiklere yansımadığının da cevabı.  

Türkiye’de ilk defa Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) tarafından hazırlanan 2016 yılı Hayvan Hakları İhlalleri Raporu’na en az 2 milyon 979 bin 758 cinsel şiddet vakası yansımış. Bunun 2.979.752’si, süt endüstrisinin devamı için, “suni tohumlama” adı altındaki sistematik tecavüz fiilleri. Suni tohumlama dışında ise raporlanabilen sadece 6 cinsel şiddet vakası var. Raporun önemli başlıklarının paylaşıldığı basın açıklamasından küçük bir alıntı da burada dursun: “Ancak biliyoruz ki hayvana tecavüz, iddia edildiği gibi “münferit” olaylar değildir. Ulusal mevzuata göre “kabahat” olan; ancak hayvanlara karşı işlenen bir suç olan bu filler, duyguları, acı hissetme yetisi olan canlılara yapılan bir saldırı, cinsel şiddet ve beden dokunulmazlığı hakkının gaspıdır.

Cinsel şiddetin, cinsellik olmadığını, cinsiyet ayrımcılığı gibi tür ayrımcılığından da beslenen bir güç eylemi olduğunu unutmamak gerekiyor; failler üzerinde hak iddia ettiği her canlıyı hedef alabilir, bu insan da olabilir hayvan da. Hayvanlara tecavüz edenler ileride potansiyel bir tecavüzcü ve katil olma olasılığından yola çıkılarak yasalarda bu kirli ve ahlaksız davranışı yapanların hapisle cezalandırılmaları ve hayvanlara tecavüzün sicillerine işlenmesi yasalarla sağlanmalıdır. Bu yapılmazsa aramızda gezen potansiyel katilleri ve tecavüzcüleri bilemeyecek ve her zaman tehlike altında olacağız. Mahallenizde işyerinizde bir hayvan tecavüzcüsü varsa çocuklar ve kadınlar tehlike altındalar demektir. Hayvana tecavüz, yasalarda sadece "kabahat" olarak yer aldığı için sicile işlenmemekte ve potansiyel katil ve tecavüzcüler aramızda, yanımızda dolaşmaktadırlar. Hayvan tecavüzü ve hayvana kötü muamele TCK kapsamına alınarak bir suç olarak görülmeli ve hapis cezaları verilmelidir. Yoksa hepimiz hatta yasa yapıcıların aileleri de dahil hepimiz, tehlike altındayız demektir.  Faillerin sapık veya canavar olmadığını, gündelik hayatın içindeki “sıradan” insanlar olduklarını her fırsatta ifade ediyoruz ki, bu eylemlerin hastalık sonucu gerçekleştiğine inanılarak münferit olduğu sanılmasın, normalleştirilemesin, insan-hayvan ayırdetmeksizin, faillerin tecavüz suçunu işledikleri kabul edilsin. Maruz bırakılanın insan veya hayvan olması suçun mahiyetini değiştirmiyor; suçu işleyenin kim olduğuna bakılmalı, fail odaklı cezalandırma yapılmalıdır.

Toplumsal bir dönüşüm için öncelikle hayvanların bizler gibi hissedebilir ve yaşamlarının farkında olan bireyler olduğu kabul edilmeli, hiç bir caydırıcılığı olmayan idari para cezalarıyla insanlar suça teşvik edilmemelidir. Hayvana tecavüz acilen suç kapsamına alınmalı ve faillere en az 3 yıl ertelemesiz hapis cezası verilmelidir.

                                                                                              Stj. Av. Büşra KANPALTA
                                                                                          busrakanpalta@rkchukuk.com


KAYNAKÇAhttp://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5199-20100611.pdfhttps://patipedia.com/2016/07/21/hukuk-hayvan-hakki-ihlallerinde-turk-ceza-kanunu-kapsaminda-yapilabilecekler/cinselsiddetlemucadeledernegi.orghttp://cinselsiddetlemucadele.org/wp-content/uploads/2018/01/dergi-2-DIGITAL.pdf HayvanınBedeni Kimin Kararı? yazısından alıntılar yapılmıştır.







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İcra Talep Örnekleri 1

Maaş haczi için talep örneği (İşyeri biliniyorsa)   İSTANBUL …. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NE DOSYA NO: 2014/….. E. Yukarıda esas numarası yazılı dosyamız borçlusu ……….  …………….’nin (T.C Kimlik No: 12345678910), Uyap üzerinden yapılan SGK sorgusunda, …………….. LTD ŞTİ ünvanlı işyerinde  (Adres:………………..) aktif sigortalı çalışmakta olduğu tespit edilmiş olup, dosya kapak hesabının yapılmasına müteakip,  ilgili işyerine maaş haczi müzekkeresi gönderilmesini talep   ederim.                                                                                                                                   Alacaklı Vekili ...

TMK 166/3: Anlaşmalı Boşanma Davası

          VI. Evlilik birliğinin sarsılması  Madde 166/3   Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin      serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların     durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü  değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Anlaşmalı boşanma evlilik birliğinin taraflarca ortak bir karar doğrultusunda sonlandırılması anlamına gelir. Anlaşmalı boşanma süreci içerisinde her iki eş de boşa...