Ana içeriğe atla

STAJYER AVUKATLARIN PROBLEMLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

              
                                                                                 
‘’Adaletsiz rejimi, adaletle yıkınız.’’
                                   GANDHİ

Bir büyük hukukçu ve avukat olan Paris Barosu eski başkanlarından Fernand Payen ’Baro’ adlı kitabına şöyle başlıyor: İnsanlar arasındaki anlaşmazlıkların yumrukla çözülmediği günden beri avukatlar vardır. Demokratik hukuk devleti ilkesini temel alan çağdaş toplumlarda, savunma mesleği, insan varlığına, kişiliğine saygıyı temel alan, eşitliği, özgürlüğü ve adaleti sağlayan; güçlünün değil haklının yanında yer alan bir meslektir. Hukuk uygulayıcılarının her şeyden önce çağdaş, tutarlı ve iyi bir hukuk bilgisiyle donatılmış olması gerekir. Avukatlık mesleğinde de başarılı olmasının ön koşulu bu mesleğe iyi hazırlanmaktır. Hukuk eğitimi ve staj eğitimi bu hazırlanmanın iki temel sürecidir.
Staj eğitiminin amacı, hukuk bilgilerini bilimsel verilerden ayrılmaksızın ve bilimin yöntemlerini kullanarak somut olaylara uygulayabilen, yargılama süresince yargılama faaliyetinin yönetimine ve kararın oluşumuna etkin biçimde katılabilen, meslek ilke ve kurallarına bağlı, hak arama özgürlüğünün yaşama geçmesi için uğraş veren, insan haklarına saygılı, demokrasi ve hukukun üstünlüğünden ayrılmayan, bağımsız ve özgür avukatların yetişmesi için hukuksal, sanatsal, eğitsel olanakların sağlanmasıdır.
Ülkemizde dört yıllık hukuk lisans eğitimini bitiren ve avukatlık yapmak isteyen kişiler, istedikleri her hangi bir baroya kayıt olarak, avukatlık stajına başlayabilmektedir. Bu stajın ilk altı ayı adliye stajı, diğer altı ayı ise avukat yanında yapılan stajdır. Adliye stajında stajyere başta savcılık kalemi olmak üzere, sırayla mahkemelerde duruşmalara girerek pratik hukuk bilgisi kazandırılması amaçlanmaktadır. Uygulamaya bakıldığında, savcılık kaleminde geçirilen
süre zarfında yeni giren tecrübesiz stajyer avukatların yanlış değerlendirildiği görülmektedir. Stajın amacı, avukat adaylarının aldıkları eğitim sonrasında bilgilerini pratiğe döküp uygulamada tecrübeler kazanmaları ve teorik bilgilerinden faydalanabilmeleridir. Dolayısıyla sadece devamlılık kontrolünü ya da evrak işlerini baz alan bir süreç bu amaca hizmet etmemektedir. Savcılık kaleminde geçirilen sürenin ardından, stajyer çeşitli mahkemelerde duruşmalara katılır. Hakim yargılamayı yaparken stajyer duruşma salonunu gözlemler. Hakimin kurduğu cümleleri ve cümlede yer alan kanun maddelerini takip etmeye çalışır. Fakat duruşmaya konu olan dosyalar hakkında önceden bilgisi olmadığı için muhakeme yapmakta zorlanmaktadır. Bununla birlikte stajyer, duruşmalarda izlenen usulü öğrenir. Ancak, hakimlerin yoğun ve ağır çalışma şartlarından dolayı, stajyerler tecrübe kazanmak amacıyla hakimlerle duruşmalar
dışında fazla görüşebilme imkanına sahip değildir.
Görüldüğü üzere, ülkemizde avukatlık stajının ilk altı aylık kısmını kapsayan adliye stajında yer alan problemin temelinde, hakim ve savcıların iş yoğunluğu ve mevcut sistemde stajyerlerin eğitimine dayalı bir programın olmamasıdır. Bu problemin en sağlıklı çözümü, Fransa’da uygulanan sistemin benzeri bir sistemi ülkemiz şartlarına uyarlamaktır. Fransa’da avukatlık yapmak isteyen hukuk fakültesi öğrencisi öncelikle hukuk fakülteleri bünyesinde yer alan “Enstitü D’etues Judiciaire” aracılığıyla sağlanan bir yıl süreli pratik hukuk eğitimi programına katılmaktadır. Mezun olduktan sonra avukat adayı, “Barolar Meslek Eğitim Okulları”nda bir yıl boyunca eğitim görerek sınava tabi tutulur, şayet sınavda başarılı olursa, stajyer avukat ünvanı kazanabilir. Avukatlık yapmak için ise, iki yıl boyunca stajyer avukat olarak çalışma zorunluluğu vardır. Fransa’daki bu sistem ülkemizde biraz daha basite indirgenerek uygulamaya konulabilir. Şöyle ki, Barolar Birliği bünyesinde, belirli sayıda “mesleki eğitim okulları” kurularak, avukatlık yapmak isteyen hukuk fakültesi mezunlarına bu kurumlarda pratik avukatlık bilgisi verilebilir. Adı geçen bu okullardaki eğitim, akademisyenler, hakimler, savcılar ve avukatlardan oluşan karma bir eğitimci kadrosu tarafından verilebilir. Bu şekilde işleyenbir sistemde avukatlık stajyerleri daha verimli bir şekilde eğitilebilir. Tam bu noktada, hali hazırda ülkemizde birçok baro tarafından, stajyer avukatları eğitmek amacıyla derslerin verildiği akla gelebilir. Fakat ülkemizde uygulanan bu sistem yeterince verimli ve başarılı olmamaktadır. Baroların stajyer eğitim merkezlerinde verilen bu eğitim, baroya kayıtlı avukatlar aracılığıyla ve hukuk fakültesi bulunan illerde ise birkaç akademisyenin katkılarıyla verilmektedir. Ülkemizdeki avukat stajyeri eğitim merkezlerinde tam anlamıyla sağlıklı bir yapılanmaya gidilememektedir. Avukatlar bilgi sahibi olmalarına rağmen, sahip olunan bilgiyi stajyer avukatlara aktarma aşamasında yetersiz kalabilmektedirler. Eğitmenlik ayrı bir uzmanlaşmayı gerektirir ve salt bilgi sahibi olmak iyi bir eğitmen olmak için yeterli değildir.
Akademisyenler ya da avukatlar tarafından verilen eğitimlerin yanı sıra stajyerin kendi kendilerine çeşitli çalışmalar yapmasını sağlayacak bir düzenleme de getirilmelidir. Litvanya’daki sistem bunun en güzel örneğidir. Litvanya’da staj süresince stajyerin yılda on iki puan toplaması amaçlanmış ve stajyerlerin yapabileceği etkinlikler (makale yazmak, seminerlere katılmak vs.) değişik puanlarla nitelendirilmiştir. Bu sistemle, mesleğe yeni gireceklerin, hem hukuk alanında araştırma yapma isteği artırılmış olacak, hem stajyerin daha girişken olması sağlanacak hem de öğrenirken, araştırırken aynı zamanda da staj eğitimini tamamlayabilmesinin koşulları yerine getirilmiş olacaktır. İtalya’da stajyer avukatlara verilen, zorunlu olan ve en az bir yabancı dilden oluşan dil eğitimlerinin Türkiye’de de uygulanabilir olması geleceğin avukatları için çok faydalı olacaktır.
Avukat yanında yapılan ikinci altı aylık dönemde ise, avukat stajyeri, yanında staj yaptığı avukatın verdiği konuda dilekçe yazmak, icra işlemleri yapmak gibi birtakım görevleri yerine getirmektedir. Amaca yönelik ve etkin bir şekilde uygulandığında, bu aşama stajyere bilgi kazandırmak için son derece faydalıdır. Fakat uygulamada, birçok tecrübeli avukatın, stajyerleri eğitmekle yü-kümlü olduğu bir meslektaşı olarak değil, kendisinin önemsiz ve zaman kaybı olarak gördüğü işlerini yaptırmak için kullanılan bir araç olarak gördüğüne dair örneklere rastlanmaktadır. Bu durum ülkemizdeki avukatlık mesleğinin geleceği açısından bir problem teşkil etmektedir.
Avukatların, stajyerlerin pratiğe yönelik avukatlık bilgisi kazanmaları için, ellerinden gelen azami çabayı göstermeleri ve stajyer avukatları araç olarak değil, amaç olarak görmeleri gerekmektedir. Ülkemizde oluşturulacak başarılı bir sistemin yanı sıra, yaşanabilecek aksaklıkların giderilebilmesi amacıyla bir oto kontrol mekanizması kurulabilir. Bu kontrol Barolar Birliği’nce gerçekleştirilebilir. Barolar Birliği yanında stajyer bulunduran avukatları denetleyerek, avukata sicilinde etkili olacak bir not verebilir. Böylelikle stajın ikinci aşaması, Barolar Birliği gözetiminde sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilir.
Dünyada pek çok gelişmiş ülkede yaklaşık yirmi beş yıldan beri staj bitiminde sınav yapılmaktadır. Ülkemizde de 10.05.2001 tarihli 4667 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 28. maddesi ile sınav zorunluluğu getirilmiştir. Ancak bu hüküm, uygulama imkanı doğmadan kaldırılmıştır. Açıklanan ülkelerde de değinildiği üzere sınavı verebilmek pek çok ülkede avukatlık mesleğine başlayabilmenin en önemli unsurudur. Almanya’da stajyerlerin sadece iki kez sınava girme hakkı vardır, adayın sınavı verememesi halinde hukukçu kimliği sona ermektedir. Bunun sonucunda meslek olarak hukuk, bu işe gönül vermişlerin ve bilinçli bireylerin tercihi olurken; hukukçu da toplumun gözünde hak ettiği saygınlığı kazanmıştır. Türkiye’de ise not kaygısıyla üniversiteden mezun olan adaylar, staj denetiminden yoksun adliye koridorlarında staj günlerini doldurma kaygısındadırlar. Stajyere yeterli özeni göstermeyen avukatlar yanında kendini geliştiremeden ve hiç bir çalışmaya katılamadan staj dönemi geçiren kişiler arasından “avukat” sıfatını hak edecek kişilerin belirlenebilmesi ve avukatlık mesleğinin adının yüceltilebilmesi adına, ülkemizde staj sonrası sınav yapılması faydalı olabilecektir. Sınav sistemi sağlıklı bir şekilde uygulandığı, kişinin eksiklerini görmesini, kendisini değerlendirmesini sağladığı ve amacından sapmadığı takdirde geleceğe yönelik olarak sistemin düzenlenmesine ve temizlenmesine çok büyük bir katkı sağlayacaktır.
Ülkemizdeki avukatlık stajının eğitim açısından aksayan yanlarına değindikten sonra, staj sürecinin sosyal ve ekonomik boyutuna da değinmek faydalı olacaktır. Avukat stajyeri stajının ilk altı aylık kısmını kapsayan adliye stajı boyunca, bünyesinde ağır ceza mahkemesi bulunduran bir adliyede staj görmek zorundadır. Birçok avukat stajyeri ailesinin ikamet ettiği yer adliyesinde staj yapma imkanı olmadığı için, stajını yapabilmek amacıyla ailesinden ayrı olarak yaşamak zorunda kalmaktadır. Stajyerler barınma, beslenme, ulaşım gibi birçok ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Çalışma imkanı kısıtlı olan stajyerler staj süresince ihtiyaçlarını karşılayacak gelirden yoksun kalmaktadır. Ülkemizde stajyerlere yalnızca, Barolar Birliği tarafından sağlanan, toplamda 3.000 TL olan ve staj bitiminden itibaren iki yıl sonra, toplamda 3.500 TL olarak geri ödenmesi gereken “staj kredisi” kullanabilme hakkı tanınmaktadır. Bu kredi stajyer avukata, aylık 250 TL gelir sağlamaktadır. Bu miktar, stajyer avukatın ihtiyaçlarını karşılamakta son derece yetersiz kalmakta ve stajyeri sosyal ve ekonomik anlamda sıkıntıya sokmaktadır. Avukat stajyerinin ekonomik anlamda temel ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olması, avukatlık stajının verimini, toplumdaki insanların avukatlara yönelik bakışını ve avukatlık mesleğine duyulan saygıyı bire bir etkileyecektir. Ekonomik anlamda sıkıntı içinde yaşayan stajyer avukatın, öz güvenini koruması, dikkatini yeteri kadar staj eğitimine verebilmesi için bu hususta da çeşitli iyileştirmelerin yapılması gerekmektedir.
Türkiye’deki birçok baronun staj eğitimini verebileceği staj eğitim merkezi bulunmamaktadır. Bu tür fiziki eksikliklerin varlığı baroların iyi bir staj eğitimi verebilmesini engellemektedir. Her il barosunun bu tür yatırımları
destekleyecek mali gücünün olmadığı göz önüne alındığında eğitim merkezlerinin bölgesel nitelikte olması problemi bir nebze çözebilecektir.
Görüldüğü üzere, ülkemizdeki avukatlık stajı sisteminin gerek eğitimsel, gerekse sosyal ve ekonomik anlamda bazı aksak noktaları bulunmaktadır. Ülkemizde itibar kaybına uğrayan, yargının olmazsa olmaz savunma ayağını oluşturan avukatlık mesleği, hak ettiği saygıyı yeniden kazanmalıdır. Bu ancak, çalışmada bir kısmına değinilen, avukatlık stajı problemlerinin çözümü ile gerçekleştirilebilir. Tabi ki, sözü geçen çözümler bünyesinde belirli maliyetler barındırmaktadır. Ne var ki, söz konusu çözümler, uygulanması imkansız çözümler değildir. Önemli olan sistemi oluşturmak, aşama halinde uygulamaya koyabilmek ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır.
                                                                                     Stj. Av. Büşra Kanpalta
                                                                                  busrakanpalta@rkchukuk.com





KAYNAKÇA:
AKSOY, Kasım; Stajyerlerin Kurumsal Ve Bireysel Sorunları, www.corumbarosu.org.tr
GÜNER, Semih; Avukatlık Hukuku, Yetkin Yayınları, 3. Baskı, Ocak 2007 ANKARA
GÜNER, Semih; Avukatlık Stajı Ve Stajyerin Eğitimi
ÖKÇESİZ, Hayrettin; Hukukçu Eğitiminde Bir Denek Taşı: “Radbruch Formülü”, http://aht.atilim.edu.tr/
ÖZOK, Özdemir; Tbb Başkanı Özdemir, Özok’un Nevşehir’de Yapılan 29. Olağan Genel Kurulu Açış Konuşması, www.barobirlik.org.tr
SUNGURTEKİN ÖZKAN, Meral; Avukatlık Hukuku, Barış Yayınları Fakülteler Kitabevi, 1. Baskı, 2006 İZMİR
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
Avrupa Barolar Konseyi - The Council of Bars and Law Societies of Europe (CCBE) http://www.ccbe.org/
Avrupa Barolar Konseyi (CCBE) Hukuk ve Staj Eğitimleri tablosu
Çek Cumhuriyeti Barolar Birliği - www. cak.cz
Avustralya Merkez Bölgesi (ACT) Hukuk Konseyi
Litvanya Barolar Birliği - www.advoco.it
İsveç Barolar Birliği - www.advokatsamfundet.se


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İcra Talep Örnekleri 1

Maaş haczi için talep örneği (İşyeri biliniyorsa)   İSTANBUL …. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NE DOSYA NO: 2014/….. E. Yukarıda esas numarası yazılı dosyamız borçlusu ……….  …………….’nin (T.C Kimlik No: 12345678910), Uyap üzerinden yapılan SGK sorgusunda, …………….. LTD ŞTİ ünvanlı işyerinde  (Adres:………………..) aktif sigortalı çalışmakta olduğu tespit edilmiş olup, dosya kapak hesabının yapılmasına müteakip,  ilgili işyerine maaş haczi müzekkeresi gönderilmesini talep   ederim.                                                                                                                                   Alacaklı Vekili ...

TMK 166/3: Anlaşmalı Boşanma Davası

          VI. Evlilik birliğinin sarsılması  Madde 166/3   Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin      serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların     durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü  değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Anlaşmalı boşanma evlilik birliğinin taraflarca ortak bir karar doğrultusunda sonlandırılması anlamına gelir. Anlaşmalı boşanma süreci içerisinde her iki eş de boşa...

Hayvana Tecavüze Hayır!

Hayatın her alanında hayvanlar fiziksel, duygusal ve ekonomik olarak sömürülmekle birlikte, cinsel olarak da sömürülüyor ve istismar ediliyor. İnternette konuyla ilgili bir arama yaptığımızda veya topluma ve yasalara baktığımızda karşımıza hep “ hayvanla cinsel ilişki ” kavramı çıkıyor. Bu, tesadüfi olarak seçilmiş ve dile yerleşmiş bir kavram değil. Hayvana tecavüz, Hayvanları Koruma Kanunu’nda “hayvanla cinsel ilişki” olarak tanımlanmaya devam ediyor . Hepimizin bildiği üzere, cinsel ilişki tarafların rızasıyla gerçekleşen bir eylemdir, hayvan söz konusu olduğunda cinsel ilişkiden söz edilemez. “Hayvanla cinsel ilişki” kavramının kullanılmaya devam etmesi, suçun sorumluluğunu hafifletmekte ve kabahat olarak algılanmasına neden olmaktadır. Cinsel ilişki, bir veya birden çok bireyin kendi rızasıyla gerçekleştirdiği bir eylemdir. İnsan olmayan hayvanlar söz konusu olduğunda rıza veya onay kültüründen söz edemeyeceğimiz için cinsel ilişkiden de söz edemeyiz.  Türk hukukund...